Çulcuoğlu

9 Haziran 2010 Çarşamba

   
    Çulcuoğlu
 
     Gaziantep gezimizde herhalde en fazla mest olduğumuz yer burasıydı. Antep, lezzetli yemek yenebilecek lokantalar konusunda öyle büyük bir nimete sahip ki içlerinden seçmek çok zor oluyor, gidipte çok memnun kaldığımız yerler oldu ama burası bambaşka. Antep gezimizin ikinci gününde Aşinadan çıktan kısa bir süre sonra işerlimizi halledip kaleye giden yollardan birindeki küçük bi fırından birer lahmacunla takviye yapıp (sonradan aklımıza geldi lahmacunun cazibesine yenilmeseydik dürün yerdik) gezimize devam edip alışverişlerimizi yapıp bi kaç saat devirdikten sonra nihai amacımız olan "nerede ne yesek ? " konusana geldik :)  Daha öncede söylemiştim, gittiğim yerlerde huyumdur uzun yolda kamyon,otobüs şöförlerine; şehir merkezinde ise o memleketten olan arkadaşlarıma yada esnafına muhakkak sorarım nereyi önerirsiniz diye, keza yine öyle yaptım İmam Çağdaşın oralardaki bir halıcı dükkanına daldım,içeride misafir perver  üç Gaziantepli abi vardı  nereyi önerdiklerini sordum bi kaç yer önerdiler hepsinin güzel olduğunu söylediklerinde son olarak "şimdi çıksanız hangisine gidersiniz?" dediğimde üçü de aynı ismi söylediler ÇULCUOĞLU.


      Az biraz yürüme mesafesinden sonra Elmacı Pazarına vardırk tam karşısındaki yokuşun sonunda soldaki sokaktaki lokanta,ilk gittiğimiz için bir an tereddütte kaldık çünkü ufak bir girişle karşılaştık sonra girdik ve işte bütün her şey ondan sonra başladı :)  sola döndükten sonra büyük bir salon,bambaşka bir dünya karşıladı ,resmen durakladık bi an. Bol hareketli bir yer oyüzden hemen ilk bulduğumuz yere oturduk.



  Sağ tarafta mufak,fırın bölümü var Oldum olası esnaf lokantalarını ve çeşitlerini çok sevmişimdir işte burada o havayı yakalamak mümkün. İşlemeli ahşap masalar sandalyeler ve içerisinde dekoratif olarak ağaç gövdesi var .


   Vızırvızır çalışıyor,kendimizi servis yapan şefimize bıraktık,sofraya salatalıklı süzme yoğurt (cacığa nazaran yoğun bir kıvamda),biber,nane salata vs ile hemen donatıldı,ilk başta çorba geliyor siz istemeseniz  bile :) 
 






  lezzetli bir ezogelinle açılışı yaptıktan sonra sözüm ona fındık lahmacun geldi .çünkü neredeyse bir tabak büyüklüğündeydi.Abi dedik bunu böle yapalım kaşlarnı kaldırdı "bana bırakın dedim" dedi.Sonuna iyikide bıraktık dedik.
 



     Lahmacun tabiyatında güzel bir nimettir ama Antepte ve  Çulcuoğlunda inanılmaz güzel.Sonradan yan masamıza gelen  lahmacunun normal boyutunu görünce ikram olarak gelenlerin onların gözünde fındık olduguna hak verdik,biz nerden bilelim İsanbulda azcık daha büyüğünü normal olarak veriyorlar (!)


      ikramda bönkör bir yer Çulcuoğlu.Heleki bir ayrını varki aman aman,büyük boy şişede ve çok lezzetli,zaten kapalı fabrikasyon ayran olsaydı gönül koyardım :)


    Karışık kebap yaptı şefimiz  hepsi birbirinden güzel lezzetli özet olarak söyleyeyim "buralarda etin tadı bambaşka" oluyor dedirtti bize.Tavuk şişide aynı şekilde lokum gibi ağızda dağılıyor..


     Mest olmuş bir haldeyken birde üstüne Çulçuoğlunun bocalama dökülmüş antepfıstıklı künefesini yedikten sonra tamam dedik burası bambaşka bir dünya.Üsütünde iki parmak fıstık dolu oldugu için tatlıya ilk aşamada ulaşmak zaman alıyor.




     En sonundada ikram olarak sunulan Zahteri içtinizmi deymeyin keyfinize ,



"hayat bu yaa "diyorsunuz :) Unutmayın Gaziantep giderseniz olurya sizi misafir olarak bi yere götürler ilkinde ses etmeyin ama  ikincisinde Çulcuoğluna gitmek için ısrarcı olun..

2010 Yaz Sezonunun Tatlısı Bulunmuştur

4 Haziran 2010 Cuma

 2010 Yaz Sezonunun Tatlısı Bulunmuştur

     Tatlı yazıları ardı ardına geldi biliyorum ama yazmazsam içimde kalır, hakkını vermemiş olurdum. Özsüt yaz ayları için öyle güzel serinletici bir pasta hazırlamış ki bugün denemiş ve tadını çıkara-çıkara yemiş bulunuyorum. Özsütte özellikle sipariş alınırken  tatlı yada pasta tercihiniz olduğunda sorulan bi sordur genelde  "yanına dondurma ister misiniz?" diye. 

     Ama bu bildiğimiz top dondurmalardan değil,Maraşın kesme dondurmaları vardır ya hani keskin bir bıçak ve yoğun güçle kesilen işte bu onlardan.Bu özelliği sayesinde pasta eriyip gitmiyor.Ben "Fıstıklı Kaymaklı" olanını tercih ettim sade genoise kek, kaymaklı dondurma ve fıstıklı parfeveden oluşuyor ilk fırsatta yine gitmeyi planlıyorum.Sizde bir deneyin derim..

Not: Güçlü ışık olmadığı için fotoğrafları beğenmedim bir daha ki gittiğimde çekeceğim.Özsüt'ün sayfasından araklayayım dedim orada da yok :)

Set Balık

2 Haziran 2010 Çarşamba

SET BALIK


Bloğumu oluşturduğum ilk vakitten beri, yazmayı planlayıpta benim keyfekeder bir şekilde yazmaya üşenmemden dolayı ihmal edipte yazamadığım yerlerin epeyce olduğunu fark edip hemen yazmaya koyuldum.
İşte bunlardan biride SET BALIK ne vakit adı anılsa bende iştah kabartmayı başaran bu balık lokantası beni her daim mest etmeyi başarmıştır.

3 tarafı denizlerle çevrili güzel memleketimde lezzetli balık yemek
istediğimiz vakit, çoğunlukla sonunda mutlu sonla bitmeyen hesap öderiz, özellikle İstanbulda.
Yediğiniz içtiğiniz bir balık,3 meze,bi kalamar karides ,tatlı birde büyük.
Keyif alıp, lezzet patlamasıda yaşamamışızdır ama hasap kişi başı ortalama 80TL gelir .Hele ki bazı bünyelerde keyif yapmak için değil balığın bilindiği üzere çok acıkıpta oturduklarında doyurucu etkisi olmuyor .Birde ne balığı ne mezesi nede hizmeti bir şeye benzemeyip sadece deniz kenarında diye yüklü hesap yetiren türevler vardırki onlara yorum dahi yapmak istemiyorum!

İşte Set Balığı sevme nedenim de burada başlıyor kaliteli hizmet,kaliteli ürünler,garantili lezzet patlaması ve bunları hak eden hesaptır.Hakimiyetin bende olmasını isterim gittiğim yerlerde çok az mekan vardır kendimi şefe bıraktığım,Set balıkta gönül rahatlığı ile teslim ediyorum kendimi.Alakart menüler konusunda ön yargılarınız varsa burada herşey değişecek garantisini veriyorum.Birde hızlı bir servis varsa deymeyin keyfinize içerisi maşallah arı kovanı gibi çalışıyor.

Soğuk meze tepsisi  içerisinden dilediğiniz gibi seçimizi yapıyorsunuz;Safranlı lagos,deniz börülcesi,narlı ince kıyım maydonoz  ve acımsı mezeden aldım çok aç olmadığımızdan ana yemeğe yer kalması için mezeleri az tuttuk çünkü birazdan başımıza gelecekleri biliyoruz:)
Safranlı lagos pek soğuk balık sevmeme rağmen beni hemen ikinci lokmamı alamama sebep olabilecek güzellikte,ince kıyım maydonoz nar ve ince bulgurla damakta güzel bir tat bırakıyor,deniz börülcesini balık ortamında eksik etmem bu otun kendine has ayrı bir albenisi vardır hep söylerim ama Set Balıktaki sosuyla bambaşka olmuş.


Ara sıcaklar da mezeler kadar lezzetli, fener balıklı, karides ve patatesli köftesi sıcacık geliyor ve bu üçlü birbirini burada tam bulmuş.


Balık kokoreçte baharatlarla balığın nasıl güzelleşebildiğine örnek yalnız fazla baharat sevmeyenler için biraz ağır olabilir şimdiden söyleyeyim,


kalamar orta karar bir lezzete sahip,acı tatlı soslu çin usülü karideste bu tada alışık olanlar için güzel gelebilir belki ama alışık olmayanlar için yüzünde garip bir ifadeye sebebiyet verebilir :) ama iki ara sıcak varki bunlar benden tam puan aldı Balık şiş ve Balıktan yapılan Cağ(oltu) kebabı.


Balık şiş, köfte usulünde hazırlanmış maydonuzlu harcı ile benim sevdiğim tahta şişe geçirilmiş şekilde hazırlanmış  bu kadar lezzetli olabilir anlatamam  balığım o yumuşacık etinin lezzetiyle birleşince kesinlikle es geçilmemis gerekiyor

Balık Cağ, ilk geldiği vakit nasıl oluyorki demeyin oluyor :) hemde öyle bir oluyorki azcık soğanla şölen oluyor ,

damağınızda dolu dolu  lezzeti balık etinin tadını alıyorsunuz. Tabi bunların sonunda hem gözünüz hemde mideniz okadar doyuyor ki "acaba ana yemeği yemesek mi?"
diyorsunuz ama sakın bu sese kulak vermeyin .

Veeeee benim Set Balıkta en sevdiğim anlardan biri  ve favorim olan Patlıcanlı Levrekle buluşma vakti.
Patlıcanlı yemeklere ve mezelere karşı oldum olası bir zaafım vardır,heleki birde hakkı verilince patlıcanı yarattığı için Allaha şükrüme şükür katarım :)


İşte tamda bu dediğim lezzeti sunan bir tat, patlıcanla balık nasıl olur diye ön yargınız varsa inanki çooook yanılıyorsunuz ,bukadar yakışacağını tahmin edemezsiniz .Set Balığı tebrik ediyorum süper bir lezzet.Güvecin içerisinde fırınlanmasıyla lokum gibi olmuş balık ve patlıcan, suyunu salan domates ve mantar aman sabahlar olmasın :)


Yemeğin sonunda karışık talı tabığını  artı dondurmayla birleştirince  güzel bir kombinasyon elde edebilir yada benim bu sefer tercih ettiğim gibi sufleyle bitirebilirsiniz.
Set Balık benim için ayrı bir  yerde ,tüm övgüleri hak eden, gönül rahatlığıyla gidip yüzümde tebessümle ayrıldığım nadir yerlerden...

Güzelcehisar Cafe

1 Haziran 2010 Salı


Güzelcehisar Cafe'nin Mozaik Pastası

Ey yeditepeli şehrim her seferinde seni sevip senden nefret etmem için sebepler veriyorsun bana :) ama ne zaman mukayese yapsam sevmem için sebeplerim daha fazla çıkıyor."Doyulmuyor sana be" diyorum hangi semtinde olursam olayım hani köşeden denizine baksam yada bir apartmanın üst dairelerinin birinden evlerin çatılarını seyere dalsam.Göremek için can atar bi halde atıyorum sokaklarına kendimi ,kaç şehir vardırki kaçma imkanı sunan bulundugun yerden  başka her hangibir yerine giderek.
İster kaçmak için ister kendimi ödüllendirmek için olsun yada keyfim ve kahyasını memnun etmek için olsun onun için ideal yerlerden biride Güzelcehisar cafe, Otağtepede deki  bu süper manzaraya sahip yer alıp götürür sizi. İlk olarak 2007 senesinin yaz sonunda  buraya  gitmiş ve vurulmuştum.Ozaman kahvaltı niyetiyle gidip uzun uzun tadını çıkarmıştık ,mozaik pasta yemeden  kalkmak olmaz demişti arkadaşlar tamam diyip denemiştim iyiki tamam demişim manzaranın etkisinden midir havanın güzelliğinden midir diyerek kafamda yorumlarayarak bir tabağı bitirivermiştim.Sonra zaman zaman kendimi bu lezzeti pastayı ve manzarnın keyfini çıkarmak için Otağtepede Güzelcehisar cafede bulduğum olmuştur.En son geçen sene haziran ayında gitme fırsatım olmuştu en kısa zamanda gitmeyi planladığım yerlerden biri.

"Herşeyin bir bedeli var güzelliğininde bir gün gelir ödenir öde Firuze " nakaratı  dilimde buranında güzeliğinin bedeli hesaba yanısıyor haklı olarak şimdiden söyleyeyim sonradan şaşırlmasın;)

Go Mongo'nun Suflesi

Go Mongo'nun Suflesi




      Sufleyle çocukluk yıllarımda tanıştım, oyuzden  ne zaman çikolatalı sufle yesem o tadı ararım heryerde.Kabul etmeliyim ki o yediğim sufleyle şimdikiler arasında tat olarakta görünüş olarakta farklar var.Bunun tarifi belli, yapılışı belli "ee farklı olan ne arkadaşm yaa" diyorum her seferinde.
Sonraları değişik versiyonlarıyla tanıştık suflenin bunlardan en çok sevdiğim Midpoint teki kestaneli sufleydi, onuda bir senedir yemiyorum gittiğimde, çünkü son üç denemede (farklı şubelerde) beni hayal kırıklığına uğratmıştı, benim ballandıra ballandıra anlatıp tavsiye ettiğim sufle gitmiş başka birşey gelmişti.Kestaneli suflede bi çok yerde yapılmaya başladı alterlafi olan bir halde oyuzden.
      Ancak Go Mongo'nun  Mangolu suflesine raslamak, raslansada bu lezzetin aynısını bulmak pek mümkün değil..Go Mongoya ilk Beylikdüzü Migrosun içindeki şubesine gitmiştim -bu dediğim çoook uzun zaman önce istinye parkın temelleri bile atılmamıştı- değişik ve lezzetli bir sonuçla ayrılıp bende güzel bir yer edinmişti; o vakitten beridir gidileceği  zaman "tamam gidelim" oyu alır benden.Nisan ayında bir tatil vakti arkadaşlarla toplaşıp İstinye Parktaki şubesine gidilip bir güzel tabaklar hazırlanıp herkes karnını doyurup mutlu haldeyken mesutluğuda tatmak için tatlılarımızı söyledik.Sufle yanında hindistancevizi ile sarmalanmış dondurma ve şurup eşliğinde servis ediliyor.
Sufle enfes lezzette, mangonun hafif ve ferahlatıcı tadıyla mükemmel uyum içierisinde ,birde bunlarla yapılan kombinasyonlarla  harika bir lezzet şöleni oluyor.Mutlu ve mesut bir şekilde ayrılmak her zaman mümkün olmuyor her yerden.
Go Mongoya sadece bu Mangolu Suflesi için dahi giderim diyebilirim.