Namlı Gurme

28 Aralık 2009 Pazartesi


NAMLI GURME



Genellikle uzun kahvaltılar haftaiçi yorulan bünyeleri ödüllendirmek için yapılan kaçamaklardır.Çünkü evde yapılan haftasonu kahvaltılarının tadı farklı, dışarıda yapılanın tadı farklıdır.
İkisininde kendine ait güzellikleri varıdır.
Haftaiçi hızlı şekilde yapılan keyfi çıkarılamayacak kadar kısıtlı zamanda gerçekleşen;zaten çoğu zamanda bir simit,bir tost,bir açmayla vs ile yapıldığı için haftasonu dışarıda kahvaltı yapmak konusunda oldukça titizlenirim hatta uyuzluk boyutuna kadar varabilirim seçenekleri beğenmezsem :)



Her yer kahvaltı veriyor ve çoğuda sadece kahvaltı vermiş olmak için veriyor,kahvaltı tabağı adı altında içi yemyeşil yarım domatesi dilimleyip ,2si siyah 1 i yeşil olmak üzere 3 tane zeytini ,3.sınıf taze kaşarı,peyniri verip birde üstelik dünyanın parasını istiyorlar. Açık büfe yapanlarda pek farklı değil, hakkını vererek yapanlar var zaten gidersem onlara gidiyorum ama tabağa geniş geniş yayılmış aslında yarım porsiyon bile olmayan 2yıldızlı otel kahvaltısını andıran açık büfeler dolu memlekette.

 Oyüzden kahvaltı konusuda mühim konu!!!! Biraz da gidip beğendiğim kahvaltı için ideal yerleri yazayım dedim , işte en sevdiklerimden biri 
Karaköydeki Namlı Gurme,
yer Karaköy Güllüoğlunun hemen yanında.Haftaiçi dahi gitseniz aynı çeşidi bolluğu bulabileceğiz bir yer burası.
Zaten aynı zamanda şarküteri olduğu için hep bol çeşit var ,üstelik kocaman beri yer :)



Tabak boyutuzu siz belirliyorsunuz ve de hangisinden yiyeceğini şaşırdığınız çeşitlerden seçiyorsunuz. 


Namlı Gurmede sadece peyir bile 10larca çeşide sahip .Keza zeytinler,et mamülleri,salatalar da aynı bollukta, şarküterideki bir çok mamülden seçip kahvaltı tabağınızada ekletebiliyorsunuz,işte nefsinizle mücadele ederek birde tabağın boyutu yettiğince bunlardan güzel bir kombinasyon hazırlıyorsunuz, yada onlara da bırakabiliyorsunuz.



Börek çeşitleri mevcut omlet,menemen,sahanda yumurta da yaptırabiliyorsunuz ama her yerde olduğu gibi değil Namlı Gurme onlarında hakkını veriyor.



 2 tane daha fazla masa atayım daha çok kazanayım diye düşünen aç gözlü işletmelerden değil burası sınırlı sayıda masaya sahip oyüzden kimi vakit yer bulmak sıkıntılı olabiliyor,azcık bekleme payınızı göz önünde bulundurun giderken.



Personel güler yüzlü ve yardım sever hemen hızlı bir şekilde yetişiyorlar.Ben biraz çayı fazla sevdiğimden hep çay konsu sıkıntı olmuştur ama burada boşalan bardak en hızlı şekilde doluyor :) 



Kendinizi ödüllendirip,sevdiklerinizle güzel bir kahvaltı yapmak istiyorsanız Namlı Gurme biçilmiş kaftan.



AŞİNA



AŞİNA


Gaziantepteki 2.gün hafif bir kahvaltı yaptık ,esasında sıl niyetimiz sabah erken kalkıp Katmer yemekti ama maalesef yapamadık,bizde bunu telafi etmek için az bişeyler atıştırıp günün geri kalanında kulanmaya karar verdik  hakkımızı.
Gaziantep’e gelipte Yuvalama yememek olmaz.Bunun için eminiyet müdürlüğünün karşısındaki Aşinaya gitmeye karar verdik.Burada da hemen ortaya biber ve tazenane geldi hemen.Siparişte hemen hazırda olan şeyler değil biraz zahmetli olduğu için bekleme süresi biraz fazla oluyor ama taze-taze hazırlanmasına değer bu bekleyiş.

Yuvalama ve Analıkızlı söyledik denemek için,ikisindende çok memnun kaldık.Yuvalamadıki yoğurdun o kesilmiş tadı  içindeki malzemenin sıcaklığı enfes.

Anlıkızlısıda bi okadar başarılıydı yediğim en iyilerden biri,bu yemekler lokantalarda yapıldığı vakit pekte başarılı olmama ihtimali olan zor yemekler ,evlerde bayramlarda özel günlerde bin zahmetle hazırlanır ,bu yüzden Aşinaya iyiki de gelmeşiz dememizi sağladı gayet başarlıydı

Kebabını deneyemedik  ama bir daha ki gelişimde onlarıda tadacağım.Sadece Yuvalaması ve Analıkızlısı için bile  Aşinaya gidilir.


İMAM ÇAĞDAŞ



İMAM ÇAĞDAŞ


Güzel bir yolculuğun ardından Kahramanmaraştan, Gaziantebe ulaştık.Otelimize yerleşip hemen sokakları arşınlamaya başladık.Otel konum olarak merkezi bir yerde olduğu için Gaziantebin çarşısına, dükkanlarına, şehrin yaşam anlarına kolayca ulaşıp gezebildik.Tabi ki sonunda gelirken yolboyunca ve gezerken tüm gün içinde planladığımız en güzel kısma geldik .
Gaziantebe gelipte İmam Çağdaşa gitmemek olmaz.Güzel bir yürüyüşün ardından –Gaziantepte bulunduğumuz süre zarfında şehir içinde araç kullanmadık hiç ,sizede tavsiye ederim-İmam Çağdaşın kapısında bulduk kendimizi.İçerisi güzel geniş ve ahşap temalı bir yer ,hemen siparişlerimizi verip beklemye başladık heyacanla. Bu sırada müsterileirn biri girip biri çıkıyor,girişte sol taraftaki tatlı bölümden elinde en az 2-3 torbayla ayrılıyordu.Ortaya hemen taze nane ve biber geldi ,zaten Antepte nerede yemek yerseniz bu manzarayla karşılaşıyorsunuz.



Gözümüzün önünde tutmaya pek direnemeyip biberleri hemen mideye indirdik :) kütür-kütür lezzetli biberler,hepsine kıymayıp yemeğin yanınada sakladık iştahımızı dizgineleyip.


İlk başta Gaziantebe özgü Sarımsaklı Lahmacunlarımızı tattık.Geldiğimiz şehirlerdekinden oldukça farklıydı,malzemesi olabildiğinde bol hamuru çıktır çıtır.Biz çok beğendik.

Akabinde ortaya Simit Kebabı ile Şiş Kabaptan oluşan tabaığımız geldi bide tadına doyamadığımız Alinazik.

Simit Kebanının damağımızda bıraktığı tat inanılmaz,eti yağı ve o kendine has o çıtır çıtır tadı ile mükemmel.Şiş Kebabına gelince “Evet ben şu an gerçekten et yedim ve Güneydoğudayım “ demenizi sağlayan bir tat.


Gelelim Alinazik’e tek cümleyle özetleyeyim”Şiddetle tavsiye ediyorum”.Patlıcanla yoğurdun ortaklığını herdaim çok beğenmişimdir hele birde bunu hakkı verilmiş lezzetli bir etle yapılan kebap ile yediğimde işte o benim bittiğim andır :) tıpkı burda da olduğu gibi .



Belli bir mühlet dinlenip toparlanıp kendimize geldiğimizde sıra altın vurşa geldi :) 


Gaziantep’in o inanılmaz güzellikteki Baklavasına,bu lezzeti benden önce G.antebe gidip gelen arkadaşlarım sayesinde İstanbulda da tatma fırsatım olmuştu.Yerinde tattığımda da dediğim “Nasıl yapıyorsunuz arkadaşım bu yaaa ! “ oldu.Ne vakit şu baklavayı yesem aynı lezzete sahip ,İmam Çağdaşın “Özel Baklava”sı offf ki offf yazar ken bile yine canım çekti :) İçinde bütün halde antepfıstıkları çıktır çıtır hamuru kıvamında şerbetilye kesinlikle tatdılması gerekiyor.
Not: Baklavayı sanat haline yapıp ve tüketen Antepliler önermişti zamanında,bende yıllardan beri bu şekilde yerim;baklavayı ters çevirip alt tarafı damağınıza gelecek şekilde,sizde tavsiye ederim ;)

Mevlana Pide Salonu

22 Kasım 2009 Pazar


Mevlana'nın Mercimek Çorbası



Zeytinburnu Emniyeti’nin oradaki 58. Bulvar’daki Mevlana lokantasını ayrı kılan en büyük özellik eşsiz lezzetteki çorbasıdır. Sabahın erken saatlerinde gitmenin tadı bir başkadır buraya. İki türlü de gelen müşterisi var buranın. Biri sabahlamış ve çorba ihtiyacı olan bünyeler diğeri ise Eyüp’e sabah namazına gidip daha sonrasında mideyi sıcak çorbayla ödüllendirmek isteyenler.

                      


Sabahın o saatinde bu kadar lezzetli çorba içmenin keyfi bir başka olur, hele bir de sabahın o serinliğinde -kışınsa dondurucu ayazda- daha bir başkalaşır çorbanın lezzeti. Günün diğer saatlerinde de aynı tadı bulabilirsiniz Mevlana’da çünkü çorbalar gün içerisinde yenilenip tazeleniyor. Ben yine de kaynar şekilde ve dumanları tüter halde gelen çorbayı tatmanız için sabahleyin gitmenizi öneririm.





SON ÇARE





SON ÇARE

Köfte-ekmek yaygın ve önemli bir yemektir bizim için. Özellikle de geceleri bastıran açlık hissine süper bir ilaçtır. Seyyar arabada yapılan bir yere yanaşılıp afiyetle indirilir mideye. Bir de antrikot yapabilenler vardır bunların içerisinde. İstanbul’da köfte ve antrikot konusunda Köfte Villa benim için ayrı bir yer tutar. Ankara’daki tercihim ise Bilkent girişinde bulunan Son Çare’dir. 




Alışık olunduğu üzere gece vakti yol üstünde kendisini ziyaret etmek mümkün. Köfte-kokoreç ve antrikot yapıyorlar.
Ben dürüm antirikotu denedim, gayet ince ve lezzetliydi. İkram edilen turşunun içindeki erik turşusuyla ayrı bir güzel oluyor yemeğiniz. Yemeğin sonunda sobada pişirilen çayı da içince “tamamdır” diyorsunuz. Ankara’daysanız ve gece acıktıysanız denemeniz gereken bir yer. Yolu düşenler için tavsiye ederim.

KÖFTE VİLLA


KÖFTE VİLLA






Çocukluğuma dair aklımda yer eden lezzetlerden birisi de Bebek’te gece yarısı yenen köftedir.
90lı yılların başında –ki ben o zamanlar ilkokuldaydım-Bebek sahilindeki köfte arabaları gece dışarı çıkanlar ya da evde otururken karnı acıkan müdavimler ile dolup taşardı. Her arabanın kendi sabit müşterileri vardı ve sabahın ilk ışıklarına kadar oradaydılar.

Ne zaman gitsek hep aynı kalitede aynı lezzette olurdu burası ve bu kadar yolu gelmeye değer dedirtiyordu bize.

Sahilin en iyisi ve bizim gibi bir çok kişinin müdavimi olduğu yer Ali ve Osman kardeşlerin işlettiği yerdi. Ne zaman gitsek tıklım tıklım dolu olurdu ve önünde park yeri bulursanız şanslı gününüzdesiniz demekti. Havanın nasıl olduğu önemli değildi keza kar yağdığı vakit gittiğimizi bilirim. Nerdeyse ilköğretimi burada bitirdim diyebilirim.
Belediye tarafından sahildeki arabalar kaldırılınca uzunca bi süre bu lezzetten mahrum kaldık.

Arabanın nereye taşındığını da bilemediğimizden gidemedik.
2003 ya da 2004 senesinde maç çıkışında, dayım “bak seni nereye götüreceğim” diyerek Etiler’den -Akmerkez’in arkasından- Arnavutköy’e inen yokuşun oraya gittik. Nedendir bilmem arabayı görünce garip bir heyecan yaşadım; çocukluğumdan kalma bir anı olduğundan olsa gerek çok mutlu oldum. Sanki kıtlıktan çıkmışcasına hemen bir dürüm ardından da bir yarım söyleyerek hasret giderim :))) Yine her zamanki gibi lezzetli ve aynı değişmeyen mükemmellikteydi. Ardından seyyar halden yerleşik hale geçerek yine Arnavutköy yokuşunda Köfte Villa olarak hizmet vermeye başladı.

Köfte, malzeme olarak farklılık gösterir yapılan yerlerde ama yapan eller daha önemlidir,hüner onlardadır çünkü.
Dürüm,çeyrek,yarım olarak seçenekleri var.Çocukluğumdan kalan lezzetin içinde kaşarlı olanın yeri bir başkadır.Eritme kaşarı yediğim ilk yer burasıdır.Köfteniz hazırlanırken bir dilim kaşar da ızgaranın üzerine atılıyor bir güzel pişip kendini bırakırken köftelerden önce lavaşın ya da ekmeğin üzerine sürülüyor .Kesinlikle denenmesi geren bir detaydır. Köfte haricinde antrikot da mevcut ve o da gayet başarılı bir şekilde hazırlanıp sunuluyor.

Köfte Villa akılda bulunması ve sık sık ziyaret edilmesi gereken bir yer ve günün her saati açık.

En son gittiğimizde Osman Abi ile torunu Hamza oradaydı. Adıyla yaşasın,Maşallah.

KANATÇI HAYDAR

30 Mart 2009 Pazartesi


KANATÇI HAYDAR






Kanat, közü kömürü yani mangal sevenlerin gönlünde apayrı bir yer tutar çünkü mangal severler bilirler ki közün kanada kattığı lezzet bambaşkadır. Belli bir döneme kadar kanat kültürü mutfağımızda bu kadar popüler değildi. Kanatçı Haydar’ın web sitesinde belirttiği gibi kanat bir zamanlar fazlalık olarak görülerek ya ucuza satılıyor ya da çöpe atılıyordu. İşte bu kaybedilen lezzetin kıymetini bilip ona tat katan bir yer Kanatçı Haydar. Kocasinan-Mezbaha yolunda hizmet veren mekan 1993 yılında temellerini atıp kanatçılık sektörünün öncüsü olmuştur. Ailem vesilesiyle çocukluğumdan beri bildiğim bu lezzetin çok farklı olduğunu ayırt edebilmek zor olmuyor. Mekan olarak kendine has bir tarzı olan Kanatçı Haydar’a gittiğinizde kanat kültürünün başkentinde olduğunuzun farkına varıyorsunuz.

  
    Sosa bulanan kanatlar acılı veya acısız olarak ikiye ayrılıyor ve porsiyonlarınızı kendiniz belirliyorsunuz. Kanatla beraber közlenmiş biber ve domates veriliyor tabakta. Tabii bundan önce kanatların üstündeki, ortadan ikiye -dikine- ayrılmış kızartılmış ekmek karşılıyor sizi. Ekmeklerin altından, tabir-i caizse nar gibi kızarmış kanatlar çıkıyor. Alkollü içeceklerin de alınabildiği mekanda aile salonu da mevcut. Metrekare bazında lezzeti kadar zengin bir mekan burası. Hoşuma giden ayrıntılardan biri de sanayi ve konfeksiyon bölgesine çok yakın olan mekan bundan yararlanarak ıslak mendil haricinde sofraya ıslak bez parçaları getiriyor. Her gidişinizde farklı bir desen görebilirsiniz. :)

Meyhane ortamını da andıran mekanda, duvarlardaki yazılar oldukça dikkat çekici . Mekanın, bölge olarak kalabalık bir yerde oluşuna rağmen, bir otoparkı da mevcut.

Kanatçı Haydar kesinlikle gidilmesi gereken bir lezzet merkezi.Gerçekten kanat yedim demek isteyen buraya gelmeli !!!



http://www.kanatcihaydar.com.tr/

Kocasinan Merkez Mahhallesi Ahlat Sokak
No: 18/A Bahçelievler- İSTANBUL
Tel : 0 212 503 71 73

dipnot: Yeni açılan büyük Çetinkaya mağazasını görüğünüzde hedefe artık çok yakınsınız demektir :)

BAMBİ’nin Kaşarlı Kokoreci


BAMBİ’nin Kaşarlı Kokoreci



Kokoreç, sakatatlar arasında işkembe ve ciğerle birlikte ayrı bir yer tutar mutfağımızda. Hayranları ve bağımlıları ile tanınır.Seveni çok sever, sevmeyeni ise kokusuna dahi katlanamaz. Kokorecin temizlenmesi mühimdir ve bu yüzden her yer güzel yapamaz. Güzel yapıp hakkını veren ve efsaneleşmiş onlarca kokoreççi vardır. Tadını aldıktan sonra dayanamayıp bir yarımın ardından bir çeyrek hatta bir yarım daha söylenen lezzetin; ya ızgara üzerindeki ince kıyılmışını ya da benim gibi, közün üzerinde pişmiş ve ince ince kıyımın ardından közün içine oturtulmuş bir tavanın içerisine domates,kekik ve pul biberle harmanlanan, domatesin suyunu salarak ete ayrı bir lezzet kattığı şeklini sevenler vardır.


Bir de kokorecin mevcut tadını bozmadan çok farklı bir tat katmayı başaran Bambi’nin kaşarlı kokoreci vardır. İlk duyduğumda bana da garip gelmişti ama bunu yapan kaşarlı dürümün kralı Bambi olduğu için durup düşünüp denenmesine karar vermiştim. İyi ki de denemişim dediğim bu lezzetin kokorece farklı bir lezzet kattığını düşünüyorum. Benim favorim yuvarlak pide ekmeğine yapılan ( Tombik , dönerde kullanılan). Kokoreç ilk önce güzelce kıvama getiriliyor kekik ve pul biberle,bir yandan da ızgaranın üstünde kaşar hafiften eritiliyor.Daha sonra ekmeğe kokoreç konuluyor, üstüne de az eriyen kaşar ekleniyor.
Buyurun size süper bir lezzet. Kokoreç sevenlerin hatta kokoreci sevmeyenlerin bile denemesi gereken bir lezzet.

Adres: Sıraselviler Cad. TAKSİM
Telefonlar: (212) 252 87 13

BOĞAZİÇİ BÜFE’nin Soslu Tostu


BOĞAZİÇİ BÜFE’nin Soslu Tostu


Ya kahvaltı niyetine ya da atıştırmak için günün herhangi bir saatinde bir çok yerde tost yemişizdir. Hatta tostuyla ünlenip büyüyerek şube şube yayılan bir çok büfe vardır; Barış Büfe, Bambi Büfe,Marmaris Büfe gibi .Bu büfelerin tostları gayet başarılı ve lezzetlidir,yalnız biri var ki işi biraz daha farklılaştırır .Etiler’deki Boğaziçi Büfe soslu tostu ile kendini ayrı bir yere koyduruyor .İçine, sır gibi saklanan sostan koydukları yarım ekmek arası kaşarlı tostu yolunuz düşerse deneyiniz.


Tel: (0212) 265 85 19
Adres:
Nispetiye Caddesi Bebek Yokuşu Sokak 4/2, Etiler
<!--[if !supportLineBreakNewLine]-->
<!--[endif]-->

SAMSUN

23 Şubat 2009 Pazartesi


SAMSUN


2008 yılı leyleği havada gördüğüm bir sene oldu tam anlamıyla.Nisan ayında Samsun’a gitme fırsatım oldu.Yola koyulmadan önce Samsunlu canım arkadaşlarımın da tavsiyelerini aldım.Samsun’da deneyip de memnun kaldığım üç şeyi es geçmemenizi tavsiye ederim; Döner,Balık ve Pazar günü pidesi.

Güzel ülkemin her yerini gezme fırsatım olmadı daha ama bugüne kadar gittiğim yerleri değerlendirirsek, “nerenin döneri en güzel?” sorusuna cevabım hiç tereddütsüz Samsun olur.Dönerinin bu kadar lezzetli oluşunun sebebini tahmin etmek çok kolay;Karadeniz yaylalarının o güzel ikliminde yetişen ,yeşillikleriyle beslenen hayvanların doğallığı.

Ziyaret sırasına göre sıralayacak olursak.



Lezzzet Döner


Çarşı içerisinde yer alan,öğle saatlerinde yer bulmanın pek de kolay olmadığı,devasa dönerin çabucak tükendiği,karınca yuvası gibi vızır vızır çalışan bir yer.Arkadaşlarımın tembihi de öğle sonrası geç saate kalmamam yönündeydi.Bunu gidince daha iyi anladım.



Dönerin içindeki et miktarını size soruyorlar ve siz de yiyebilitenize göre sipariş veriyorsunuz.Ben 100 gr istedim,aşağıda resmi olan da kendisidir.Döneri,ince kıyım yeşillik, havuç ve küçük kara lahana eşliğinde servis ediyorlar.Döneri yerken odun ateşinde pişmeninin farkını çok güzel ve kolay bir şekilde ayırt edebiliyorsunuz.


ÇALIKUŞU



Samsun’un en işlek,en güzel yeri olan Çiftlik Caddesi üzerinde bulunan bu lokanta kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir yer.Zaten Samsun’da “biz açız nereye gidelim?” diye sorduğunuzda gösterilecek ilk üç yer arasındadır.




BEYAZ EV


Samsun’da et yemekleri denince ilk sırada Beyaz Ev yer alıyor bana göre.Beyaz Ev de Çalıkuşu ve Lezzet gibi efsane bir dönere sahip.

Bu üç mekanı birbirinden ayrıştıracak olursak Beyaz Ev restoran statüsüne giriyor. Misafirlerinizi alıp akşam yemeğine gidebileceğiniz bir yer;zira arkadaşlarımız bize öyle yaptı.

Kaşarlı Kebabı,Yoğurtlu kebabı ve İskenderi denenesi bir lezzete sahip.



Samsun’un Pazar Günü Pidesi


Samsun’a gidip de pide yemeseydik durumumuz Türkiye’ye gelen turistin şişkebabı ve rakıyı tatmaması gibi olurdu herhalde.Her yerde bir pideci ve özellikle Bafra Pidecisi bulmak mümkün ama önemli olan yerinde ve pazar günü ayrı bir özenle hazırlananlardan tatmak.Çünkü Samsun’da çoğu hanede her hafta olmasa bile ayda bir pazar günü kahvaltıda pide günüdür.


Pazar sabahı sokaklarda gezdiğinizde elinde üstüne örtü örtülmüş tepsili Samsunluları görmeniz mümkün.Onları takip ederek aynı fırınlardan yararlanabilirsiniz.Arkadaşlarımız bizi Yelken Kulübü’ne götürdü ve çeşit çeşit kapalı pidelerimizi söyledik.Havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez ama bir başka güzel pideyi Samsun’da yemek .



Çakallı’da Menemen
Menemenci Selahattin ve Oğulları



Menemen,herkesin evinde yaptığı;kahvaltıda,aç kaldığında,evde yemek olmadığında bir çok kez imdada koşan lezzet deryasıdır.Sevene ayrı bir güzeldir menemen,hele bir de hünerli bir elden çıktıysa çatalı kaşığı bir yana bırakıp taze ekmekle şölene dönüşür.


Samsun’un girişinde,Çakallı Bölgesi’nde,yol boyunca sağlı sollu bir çok dinlenme tesisi görüyorsunuz.Buradaki tüm tesislerin menülerinin en başında menemen yer alıyor.Biz de seyahatlerimizden,şatafatlı yerlerin yemeklerinin pek de mekan gibi gösterişli bir lezzete sahip olmadığını (istisnai yerler hariç) deneyim edindik.Bunun için hem düzenli,temiz izlenimini veren hem de ailelerin ve aynı zamanda kamyoncuların olduğu yerleri tercih etmeye çalışıyoruz çünkü kamyoncular her daim bu yollarda ve en lezzetli yerleri herkesten daha iyi biliyorlar.


Bize bu yönde bir kaç isim verildi,onlara da bakarak bizim kriterlerimize uyan bir yer bularak girdik .İki kişilik menemenimizi,su bardağında çaylarımızı söyledik ve kısa bir bekleyişten sonra aklımızı başımızdan alan,muhteşem görüntüye ve kokuya sahip şaheser geldi yanında süper dolgun orta boy pideleriyle.



Pazar günü,kahvaltıyı pideyle yapışımıza ve karnımızın tok olmasına rağmen,“iyi ki de gelmişiz” dedirten bu lezzeti dünya gözüyle tatmış olduk. :))


Kardeşler Fırını'nın Ekleri




Çiftlik caddesinde gezerken arkadaşımın tavsiyesi üzerine Kardeşler Fırını'nın eklerini denedim aman Yarabbi bu nasıl bir güzelliktir anlatamam. Zaten içeri girdiğinizde çeşitler çok olduğundan hangisini yesem diye bir duraksıyorsunuz ama direk kararlı adımlarla eklere yöneldim, ye beni diye duran parlayan dolu dolu eklerden yedim.Kesinlikle tavsiye ediyorum İstanbulda bu kadar doludolu ve lezzetli olana pek rastlayamıyoruz oyuzden farkı alabiliyorsunuz ilk ısırıkta bile...





Evcim Pastanesi'nin Nokulu





Samsun'un geleneksel tatlısı Nokhul hamurdan yapılan bir tatlı ama kurabiye desem değil çörek desem değil :) ikisinin arasında cevizli, üzümlü süper bir lezzet özellikle çayla uzun vadeli damağımda yer etti bu tatlı ,öğrendiğim kadarıyla yapması baya bir zahmetliymiş. Nokul'a evlerde, tatlıcılarda ve pastanelerde, hemen her yerde rastlıyorsunuz, bir kaç tane farklı yerden yeme şansına eriştim. Bunların arasında en lezzetlisi Çiftlik caddesi ile Bulvara giden yolun kesiştiği yerdeki Evcim Pastanesi bence.Personeli güler yüzlü Samsun dışından geldiğimizi ve paketleri İstanbul'a götüreceğimizi öğrendiklerinde çok ilgilendiler. Yolunuz düşerse kesinlikle uğrayın.


Samsun ziyaretimiz boyunca (oteli ayarlama faslından,İstanbul’a dönüşe kadar) süper ev sahipliklerinden ötürü Ece’ye ve Burçin’e , fotoğraflara büyük katkılarından Zeynep'e sonsuz teşekkürler.